Milliyetçilik, bir milletin dil, tarih ve kültür bağlarını oluşturan, yaşam ve ilerleme amacının toplum ve insanlığın gelişmesine katkıda bulunan bir görüştür. Milliyetçilik kavramı, 19. yüzyılda başlamış ve 20. yüzyılda dünya üzerinde tam hakimiyet sağlayarak sömürgecilik anlayışını beraberinde getirmiştir. Atatürk'ün milliyetçilik anlayışına göre, milliyetçilik sadece aynı dili konuşanlar ya da aynı ırktan gelenlerden oluşmaz. Belirli bir fikir etrafında birleşmek, aynı duygu ve düşünceleri hissederek oluşturulan topluluklardır. Milliyetçilik kavramı bazı kesimlerce farklı şekillerde tanımlanmıştır. Örneğin, Anthony D. Smith’e göre, milliyetçilik çağın ruhunu yansıtıp, fikir ve sembollerle bağlantılı olduğunu savunur. Ernest Gellner ise mevcut bir kültürün gerisine uzanıp, geçmiş bir kültürü keşfetme ve kurma eylemini ileri sürer. Eric Hobsbawm’a göre ise, milliyetçilik farklı yöntemlerden bahseder. Bunlar, yaygın öğretimin olması, ulus anıtları etrafında yapılan sembol birlikteliği ve bütünleştiren törenler olarak belirtilmiştir. Milliyetçiliğin Tarihçesi Bilindiği üzere milliyetçilik kavramı, Fransız Devrimi'yle kapitalist ve sömürgeciliğe karşı çıkmış olup zulüm ve esir hayatından kurtularak bağımsızlığa uzanan bir mücadelenin sonucunda ortaya çıkmıştır. Yapılan bu mücadele sonucunda krallıklar, imparatorluklar, çarlıklar ve padişahlıklar yıkılarak eşitliğe, adalete, özgürlüğe ve bağımsızlığa uzanan değerler ortaya çıkmıştır. Her ne kadar sömürgeci yapılardan kurtulmuş olunsa da başka bir zulmün habercisi olan burjuva iktidarına karşı boyun eğmek zorunda kalınmıştır. Her ne kadar bu olumsuz durumlar meydana gelse de eşitlik, adalet, özgürlük ve bağımsızlık gibi kavramlar gelecek dönemler için umut taşımaktadır. Türkiye'de Milliyetçilik Türkiye'de milliyetçilik kavramı farklı anlaşılmış ve yanlış anlaşılmıştır. Atatürk, milliyetçilik kavramıyla ilgili olarak görüşler belirtmiştir. Aynı toprak parçası üzerinde yaşayan farklı milletlerin bir arada ortak yaşamlarını sürdürmelerine olanak sağladığında, bu farklı milletlerin tek millet olarak kabul edilmesidir. Dil, soy ve kültür birlikteliği olduğu halde, bir devletin sınırları dışında yer alan halk ile söz konusu devletin birleşmesi fikrine dayanır. Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı, birleştiricidir, barışçıldır, bağımsızlığı savunur ve gerçekçidir. Türk milliyetçiliği, müspet hareket etmeyi, korumayı, kardeşçe yaşamayı ve hoşgörü esaslarına göre şekillenir. Türk milliyetçiliği, geçmişte olduğu gibi geleceğe yönelik zayıf kalan toplulukları ırk, dil, din ve kültür fark etmeksizin kendi himayesi altına alır. Etnik Milliyetçilik Milli benliği oluşturan kültür, tarih ve ülkü birliği ve “biz” duygusu yerine, boy, aşiret, mezhep ve kabile gibi görüşleri savunan görüşlerdir. Küçük grupların kültürlerini inkâr ve asimilasyonu, etnik milliyetçiliğin gelişmesine neden olmuştur. Kendinden olmayanı kabul etmeme durumudur. Dünya üzerinde Avrupa ülkelerinin süregelen etnik, ayrımcı milliyetçiliği eskiden olduğu gibi hala sürmektedir. Özellikle Asya ve Arap ülkelerinden Avrupa'ya yapılan göçler ve en son Suriye göçmenlerine yapılan insan dışı muameleler bunun en bariz göstergesidir. ABD'nin Ortadoğu sömürge politikası ve barbarlığı duymayan görmeyen kalmamıştır. Bunlar hepsi etnik, ırkçı milliyetçiliğin doğurduğu birer etkendir. Milliyetçiliğin Zararları Nelerdir?
|