Antisosyal Kişilik Bozukluğu Antisosyal kişilik bozukluğu, ergenlik döneminde davranış bozukluğu geçmişi olan ve yetişkinlik döneminde sosyal açıdan tehlikeli ve sorumsuz davranışlar sergileyen bireylerde görülür. Sosyopati olarak da bilinen bu bozukluk, psikopati ile bağlantılı bir psikolojik durumdur. Aralarındaki fark, semptomların şiddetinden kaynaklanır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır yaşanır. Sosyopatide semptomların yanı sıra ahlaka aykırı davranışlar gözlemlenir. Bu rahatsızlığın sosyal çevrenin etkisiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Sosyopat olarak adlandırılan bireyler, bu durumu sadece kişilik bozukluğu olarak yaşar ve bu durum akıl hastalığı olarak nitelendirilemez. Rahatsızlığın temel özellikleri manipülasyon ve hilekârlıktır. Tedavi edilme motivasyonu genellikle bireyi değişime zorlayan dış kaynaklardan gelir. Aile bireyleri, işverenler, arkadaşlar ve hukuk sistemi, bireyi gergin ilişkileri ve kabul edilemez davranışları nedeniyle tedaviye zorlar. Bu zorlama, işten çıkarılma, okuldan atılma gibi yaptırımlar şeklinde uygulanır. Hukuk sistemi ise bireyi hapse girmeye zorlar. Bu baskılar sonucunda birey terapi almayı seçer. Rahatsızlığın nedenleri arasında genetik yatkınlık ve çevresel etkiler önemli rol oynar. Antisosyal Kişilik Bozukluğunun Tanısı Nasıl Yapılır? Aşağıda yer alan semptomların en az üçünü taşıyan bireye antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulabilir.
Erkeklerde daha fazla görülen bu rahatsızlık, 18 yaşından önce kesin olarak teşhis edilemese de çocuklarda hastalıkla ilintili bazı işaretler görülebilir. Bu belirtiler arasında hayvanlara eziyet etme, uzun süre devam eden yatak ıslatma ve yangın çıkarma meyilli olmak bulunur. Bu belirtileri gösteren çocuklarda ileride antisosyal bozukluk olabileceği kesin olarak söylenemese de, bu rahatsızlığı yaşayan kişilerin geçmişinde bu belirtilerin olduğu belirlenmiştir. Antisosyal Kişilik Bozukluğu Kişilerde Nasıl Belirti Verir?
Antisosyal Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır? Antisosyal kişilik bozukluğunun tedavisi oldukça zordur. Terapistin ve hastanın motivasyonu ve becerileri tedavi sürecinde oldukça önemlidir. Tedavide bilişsel işleyişin zenginleştirilerek, sosyal ve ahlaki davranışın geliştirilmesine çalışılmalıdır. Hastaların ahlaki gelişimlerini dikkate alarak, psikolojik gelişim kuramından yola çıkarak tedavi belirlenmelidir. Tedavi planı hazırlanırken terapist, hastaya tedaviye katılımın gerekliliği konusunda bilgilendirmelidir. Çünkü hastalar, diğer insanların onları kabul etmediğini ya da özgürlüklerini kısıtlamak istediğini düşünebilirler. Terapilerin süresi, kuralları ve iptal ilkeleri gibi detaylara uyulmalıdır. Hastalar iyileşme ihtimallerini zor olarak görse de, terapistin bunun tedavi edilebilir olduğunu iletmesi oldukça önemlidir. Bu, hastalarda motivasyonu sağlayarak iyileşme sürecini kısaltacaktır. |