Aşırı heyecan, bazı durumlarda normal kabul edilse de, günlük yaşamı olumsuz yönde etkilediğinde önlem alınması gereken bir durumdur. Heyecanlanma, günlük yaşamda sıkça karşılaşılan bir duygudur. Yeni bir iş, yeni bir araba veya sevdiği biriyle karşılaşma gibi etkenler, kişilerin belirli bir dereceye kadar heyecanlanmasına neden olabilir. Heyecanın belirli bir seviyede olması, kişinin daha dikkatli olmasına ve yapılan işten zevk almasına katkıda bulunur. Toplumda sosyal yaşamda başarılı olan, sanatkar kişilerde bir miktar heyecan olduğu bilinir. Ancak aşırı heyecan, kişi üzerinde bazı olumsuz etkilere yol açabilir. Kişinin aşırı heyecanlı olduğu çoğu zaman davranışlarından anlaşılırken, bazı kişilerde bu durum dışarıdan fark edilemez. Heyecan, belli bir oranda avantaj olarak kabul edilse de, aşırı heyecan hata yapmaya yatkınlık ve çeşitli psikolojik sorunlara neden olabilir. Bu durum, kişinin kendi davranışlarını kontrol etmesine engel olur. Yükseklik fobisi, sosyal fobi, panik atak ve kekemelik gibi sorunlar, heyecanı kontrol altına alamama ile yakından ilişkilidir.

Fazla heyecan bazıları için kişilikle bağlantılı olsa da, alınan bazı tedbirler kişinin heyecanını kontrol altına almasına yardımcı olabilir. Bu tedbirler arasında en etkili olanı, doğru solunum yapmaktır. Solunumun yeterli ve doğru olması, kişideki kaygıyı azaltıcı bir etkendir. Ayrıca kişinin gevşeme tekniklerini öğrenerek, heyecanlandığı durumlarda gevşemeye çalışması kendisine yardımcı olacaktır. Bunun dışında, kişiler aşırı heyecanlanmalarına neden olan olayları sıkça tekrarlarsa, bu durum alışkanlık haline gelir ve heyecanlanmaları azalır. Sınav heyecanı çekenler, sıkça sınavlara girerlerse heyecanlarını kontrol altına alabilirler. İnsanlar kendilerine yaşam amacı edinmeli ve yaşama pozitif bakmayı öğrenmelidir.

Aşırı heyecan, kişinin verimliliğine ve başkalarıyla ilişkisine zarar vermediği takdirde sorun olarak görülmemelidir. Heyecandan rahatsızlık duyma, kaygıyı artırır ve heyecanın daha fazla artmasına neden olur.

İnsanlarda güven duygusunun gelişimi yirmili yaşlarla birlikte olur. Bu dönemde aile içindeki iletişim, anne ve babanın tutumu son derece önemlidir. Kişinin güven duygusunun gelişimine zarar verecek bir sorun olduğunda, ilerideki yaşamlarında strese ve zorluklara dayanaksız olurlar. Kişinin iç konuşmalar yaparak, kendini telkin etmesi ve olumlu yönlerini görmesi halinde güven duygusu artırılabilir. Gerekirse bir uzmandan yardım alınabilir.

Kişideki heyecanı artıran en önemli sebeplerden biri hata yapma endişesidir. Çocukluk dönemlerinde aşağılanan, ailesi tarafından beklentileri yüksek olanlar ve mükemmeliyetçi kişilerde hata yapma endişesi yaşanır. Zeki ancak yeteri kadar eğitim almamış olan kişilerde, kendini geliştirmeyenlerde de hata yapma endişesi sıkça görülür. Kişi, yaşam boyu gelişme içinde olan bir varlık olduğundan, her zaman kendine zaman tanımalı ve kendini düzeltmeye çalışmalıdır.

Yaşanan travmalardan sonra oluşan stres, aşırı heyecanın nedenlerinden biridir. Büyük travmalar geçiren kişilerin bir uzmandan yardım alması önerilir. Bu yapılmadığında, stres vücutta değişimlere neden olarak aşırı heyecanın oluşmasına yol açar.

Organik rahatsızlıklar ile psikolojik rahatsızlıklar arasında genellikle bir ilişki bulunmaktadır. Hastalıklar, sıkıntılar ve üzüntüler bedenin kimyasını bozduğu gibi, organik rahatsızlıklar da psikolojik hastalıklara neden olabilir. İç salgı bezlerindeki sorunlar, heyecan duygusunda etkili olan kimyasalların miktarında değişimlere yol açar. Bu durumda aşırı heyecan ortaya çıkabilir. Bunların tıbbi ve psikolojik tedavilerle düzeltilmesi gereklidir.

İnsanlar doğru solunum yapmayı, gevşemeyi, aşırı yorgunluktan kaçınmayı, temiz havada dolaşmayı, dinlenmeyi, düzenli uyku ve beslenmeyi, yeterli sıvı alımını gibi dengeleri düzene sokarak, heyecanın kontrol edilmesini sağlayabilirler.