Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tedavi edilebilir bir ruhsal bozukluktur. Rahatsızlığın gelişimine dair hala cevaplanmamış sorular olsa da, tedavisinde etkili yöntemler bulunmaktadır. Bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış iki temel tedavi seçeneği vardır. Bunlardan biri, serotonin geri alımını önleyen antidepresan ilaçlar ve sıkıntıyı giderecek diğer ilaçlarla yapılan ilaç tedavisidir. Diğeri ise bilişsel davranışçı terapi (BDT) olarak bilinen psikoterapi türüdür. Her iki yöntem de OKB'nin tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir. İlaç Tedavisi İlaç tedavisi, OKB'nin tedavi yollarından biridir. Kullanılacak ilaçlar, hastalıkta etkinliği kanıtlanmış olanlar arasından seçilmelidir. OKB'nin tedavisinde kullanılan ilaçlar, serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) adı verilen antidepresanlardır. Bu ilaçlar, serotonin adı verilen ve sinirler arasındaki iletişimde rol oynayan kimyasal maddenin sinir aralığındaki miktarının sinirlere geri alımını önlerler. Bu gruba giren pek çok ilaç bulunmaktadır. Serotoninin artmasının nasıl işe yaradığı hakkında bilgiler kesin olmasa da, OKB'nin tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir. Tedavi başarılı olursa, takıntılardan kaynaklanan obsesyonel sıkıntılarda azalma meydana gelir. Hastalar, tekrarladıkları davranışları azaltma eğilimi gösterir. İlaçların etkileri genellikle 4-6 hafta sonrasında başlar. Tedavide en etkili ilaçlar arasında clomipramin gösterilebilir. Bu ilaç, OKB belirtilerini %40 oranında azaltmaktadır. İlaçların hastalarda iki yıl süreyle kullanılması önerilir. Bilişsel Davranışçı Terapi Tedavisi Hastalar, düşüncelerinden kaçarak OKB ile başa çıkmaya çalışsalar da, buna engel olmaları mümkün olamaz. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) yönteminde, hastaların düşünceleriyle yüzleşmesi amaçlanmakta ve bu şekilde davranışlarının düzeltilmesi hedeflenmektedir. Hasta, düşüncelerini düzenleyerek ortaya çıkacak kaygıyı engellemeye çalışır. Bu tedaviler, hastalara faydalı olmaktadır. Hastaların korkularıyla yüzleşmesi sağlanmakta, üzerlerindeki sorumluluk duyguları azaltılmaktadır. Sorumluluk duyguları hafiflediğinde hastalar, davranışlarından kaçınmaya başlayacaktır. Daha gerçekçi düşünmeleri sağlanan hastalar, iyileşme sürecine girmektedir. Bu tedavi hem rahatsızlığı tedavi etmekte hem de tekrarı önlemektedir. Bu dönemde hastanın çevresindeki kişiler de destek olmalıdır. Tedavi Başarı Oranları İlaç tedavisi uygulanan hastaların çoğunda, 2-3 ayda belirtilerin %30 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Sağlanan fayda, ilaçlar kullanıldığı sürece devam etmektedir. Bilişsel davranışçı terapi yoluyla tedavi edilen hastaların %85 oranında iyileşme gösterdiği belirlenmiştir. Kombine tedavi uygulanan hastaların %79'u, sadece ilaç tedavisi alanların ise %48 oranında düzelme göstermiştir. Bu oranlar, birçok hastalığa göre oldukça iyi iyileşme oranlarıdır. OKB'nin tedavisinde başarıya ulaşmak için, hastaların iyileşmeyi istemesi ve tedavi koşullarına uyması gerekmektedir. Tedaviye başladıktan sonra, başlangıçta zorlanılsa bile giderek düzeleceğinizi bilmelisiniz. Bu hastalık kendiliğinden düzelme göstermediğinden mutlaka tedavi edilmelidir. Yıllar geçtikçe hastalığın daha fazla kötüleşeceğini ve belirtilerin farklılaşacağını düşünürsek, tedavinin en iyi seçenek olduğu anlaşılacaktır. Sonuç Obsesif kompulsif bozukluk, tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir rahatsızlıktır. Bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış tedavi yöntemleri, hastalığın belirtilerini büyük ölçüde hafifletmektedir. İlaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapi, OKB'nin yönetilmesinde etkili yaklaşımlar sunar. Tedavi sürecinde hastaların ve çevrelerindeki kişilerin iş birliği, iyileşme sürecini hızlandırabilir ve kalıcı sonuçlar alınmasını sağlayabilir. Bu nedenle, OKB belirtileri gösteren kişilerin bir uzmana başvurarak uygun tedavi yöntemlerine yönelmeleri büyük önem taşımaktadır. |